adayavrusu
Kurkmantolumadonna

KÜRK MANTOLU MADONNA
Romanın ilk bölümü Raif Efendi’nin karakteri ile ilgili bize önemli bilgiler veriyor. Günümüz sorunlarını çok dert edinmeyen, bunları aşmış bir insan olarak göze çarpıyor. Gayet sıradan geçen bu bölümden sonra bambaşka olaylarla ve bambaşka bir Raif Efendi ile karşılaşıyoruz. Bu kısımdan sonra inanılmaz bir merak duygusu sarıyor insanı. Maria Puder ile Raif Efendi arasındaki bu koskocaman aşkı ve sevgiyi okurken bir çırpıda sona geliyorsunuz ve dönüp kendinize baktığınızda okurken nefes nefese kaldığınız hissediyorsunuz. Ancak benim okurken duyduğum heyecan sonuna geldiğimde aynı seviyede değildi. Türk filmi tarzındaki bitiş öyle çok da hoşuma gitmedi diyebilirim.
Kitabı okurken altını çizdiğim öyle çok yer var ki... İnsanın kendi kendine çok kolay söyleyemeyeceği şeyler vardır hayatta. Kürk Mantolu Madonna’da bunlarla çok sık karşılaşıyoruz. Bu kalabalık içinde var olan yalnızlığımız, sevdiklerimiz, sevmediklerimiz ve özellikle sevilemediklerimiz. Ve altını iki kez çizdiğim şu kısmı sizinle paylaşmak istiyorum :
"Bir insana ilk defa kendimden bahsettiğim için bütün çıplaklığımla, hiç bir şeyi ört bas etmeden görünmek istiyordum. Ona yalan söylememek, kendimi tahrif etmemek, hiç bir şeyi değiştirmemek için o kadar gayret sarf ediyor, hatta bu gayrette bazen ileri giderek kendi aleyhimdeki noktaları o kadar tebaruz ediyordum ki bu suretle yine hakikatten ayrılmış oluyordum."
Son olarak kitap ile ilgili şunu söylemek istiyorum. Bir kadın olarak Maria Puder’i gerçekten kıskandım. Öyle güzel sevilmiş ki kendisi.. Raif Efendi’nin ona olan aşkı ve vazgeçilmez tutkusu her kadının sahip olmak istediklerinden biridir.
Yazan : Themis
